13 Nisan 2015 Pazartesi

''hâlâ acıyor kırılan yerleri kalbimin''

sen çıkardın beni saklandığım delikten.
bu hayata böyle devam etmek istemiyorum.
içim ne kadar acıyorsa, kahvem de o kadar acı olur.
zamanla içimde acıdan bir boşluk oluştu. uyuşmadı hiç. uyuşturmaya çalışmadım ki hiç.
bir sigara. yanıyor benim için. ve bitiyor.
bir sigara daha ve bir tane daha diye diye paket bitiyor.
belki ciğerim iflas etti ama kalbim hala aynı yerde ve hissedebiliyorum.
hissetmek canımı acıtsa da hissetmek istiyorum sonuna dek.
kalbim uzaklarda bi yerlerde.
uyuyamıyorum.
seninle göz göze gelmek ne mükemmel bir intihardı.
yine savruluyorum rüzgarın ellerinde.
bu kez kanatmadım kendimi.
sen bilmiyorsun ama sana söz vermiştim ben.
adımı başka birinden duyduğumda bir hışımla dönüp baktım hep, senin seslenmiş olabileceğin ihtimalinle karşılaşmak için.
ama o, hiç sen olmadın.
senden önce uyandığımda ses yapıp seni uyandırmayacaktım ben.
çay demleyecektim.
ah, can içim.
en azından nefes aldığını biliyorum.
aceleci yaşamaya başladım.
yemin ediyorum sana ''bu aciz şarkılar, bu aciz dualar seni geri getirmedi.''
iyi ki o gün gelmedin.
eğer gelseydin dinleyeceğimiz şarkıları dinleyemezdik. çünkü kulaklığımın sol teki bozuk.
aç pencereleri sonuna dek. perdeleri de.
hava güzel şimdi oralarda.
ben hep, kafama otoban gürültüsünü doldurup gidiyorum.
bu son değil.
canımı yakan şey ise,
sana benzettiğim kadınların, hiçbirinin sen olmadığını bilmem.

*sana bunları hiç bilmediğin bi yerden yazdım.