biliyor musun, senden sonra sana anlatmak istediğim o kadar çok şey yaşadım ki.
biraz üzüldüm, bazen mutlu oldum.
ama hayatımdan, devam etmekten hiç vazgeçmedim.
çünkü sen burada olsaydın, bana çok kızardın.
senden sonra hep senin kızmayacağın şeyler yaptım.
çünkü bari sen oradayken, sana layık olayım ve layık kalayım.
sen gittikten sonra çok eksildim.
yer yer parçalandım, bütün parçalarımı bir caddeye fırlattım, bütün yaralarımı sadece biri’ne.
senin rutinlerini devam ettirmeye çalıştım.
sonra onlar bana değil, sana ait olduğu için ve bana hiç yakışmadıkları için bıraktım.
şimdi buralar soğuk, biraz üşüyorum.
üzerimde 5 kat şey varken bile, “öyle üşürsün, çıkma dışarı.” dediğin günleri kalbimde taşıyarak dışarı adım atmaya çalışıyorum.
ama artık 7 kat daha kalın giyinerek çıkıyorum
ve
kalbimde seni taşıdığım için hiç üşümüyorum.
seneler önce, güneş açmış bütün bir dünyaya.
yanından geçen bir kedi bile ne kadar şanslıymış.
sonra ben geldim, sen sevindin.
ben büyüdüm, sen yine sevindin.
sonra ben sırf sen biraz daha sevin diye, daha çok büyüdüm.
o zamanlar kızıyordum aslında hayata.
her şeye kafa tuttum, hep karşı çıktım.
sen hariç.
bir tek sana yalan söylemedim, bir tek sana kırılmadım, bir tek sana küsmedim.
benim bir parçamı bile, belki sırf benim hatrıma, alıp kalbinin en güzel yerine koyup, kendi parçanmış gibi sevdin.
ben şimdi, sen daha da çok sevin diye, daha da çok büyüdüm.
biraz kızmaya başladım sana galiba.
benim büyümem için senin batmana gerek yoktu ki güneş?
ama yine kızamadım.
çünkü başka yerlerde açıyorsun şimdi.
umarım orası ne kadar şanslı olduğunu biliyordur.
şimdi sen burada değilsin ama, buralar hala çok şanslı.
çünkü sen geçtin, buralardan.
senden sonra hep üzüldüm sanma olur mu, kalbimi kapatmadım hiçbir şeye.
aksine sonuna kadar açtım.
o kadar açtım ki, sanki şu an bütün yaralarım kapandı.
sen de onu çok severdin.
belki seviyorsundur.
ben çok seviyorum.
sana verdiğim sözleri hiç unutmadım.
her zaman o sözler için yaşayacağım.
pişman olacağım şeyler yapmaktan kaçıyorum.
çünkü sana sarılamıyorum.
sen olsaydın, gözlerim seninle konuşurdu.
şimdi o var, onunla konuşuyor gözlerim.
bunu da senden öğrendim.
birini sevmeyi, ne olursa olsun sevmeyi sen öğrettin bana.
hiçbir şeyden umut kesmemeyi, her zaman içindeki tohumları sulamak gerektiğini sen aşıladın bana.
sen bana tek bir cümle kurdun ve ben o cümlenle çok büyüdüm ve hala o cümleyle büyüyorum.
ben de seni çok seviyorum güneş.
seni kapıya kadar geçirdim, asla yalnız yürümedin.
şimdi onlarla yürümeye devam ediyorum.
ve söz
ne o, ne de diğerleri, asla yalnız yürümeyecekler.