29 Nisan 2020 Çarşamba

elbet bir gün

Bu hayat beni bir mum gibi yakarken, senin doğum günü pastanda asla yer alamadım. Ben uyuştum ama bazen bir yere çarpıyorum, yaramın kabuğu kalkıyor. Seni hiçbir zaman unutmayacağım. Acı ama, sana hiçbir zaman doyamayacağımı her zaman biliyordum. Her ihtimalini kutsayıp, öpüp başımın üstüne koyduğumu biliyorum. Sana söylemek istediğim her şey oldum. Artık sen de bensin. Bu yüzden her şeyi umarım bilirsin. Gözlerini kapatışının beni ürküttüğü her anın bin kat daha ağırını hissediyorum artık. Tanıdığım herkesin yanına gittin, tanıdıklarını bırakıp. Nedenini sormayı o kadar istiyorum ki.
Etrafımızdaki insanları artık ben de tanımıyorum. Onların gelmesini de hiç istemedim. Seninle bana bir oda, bir yatak, bir kütüphane yeterdi. Bu dünyanın seni benden almış olması, ne seni benden, ne beni senden götürür. Kanıma karıştığın her anın mucizevi bir şekilde kalbimde tesir etmesiydi belki beni sana esir eden. Senin bir başkasına benzemen ama bir o kadar da bende tek oluşun!Kulaklarıma dolmuş her sözün, her kahkahan. Canını acıtan her şeyi silmek isterken ben seninle, senin buradan silinmiş oluşunu aklım almıyor. Seninleyken, metroların hep mutluluk getirdiğini hissettim. Benden birkaç adım ötede duruşun hep, koşarak bana sarılmak istediğin içindi. Kokunun burnumun direğini mutluluktan sızlatmasını öyle özledim ki. Her anımızın, daha iyisi olamayacağına inandığım zaman, bana hep daha iyisini vermiş olmandandı belli ki sana aşık oluşum.Şimdi ben belki başkalarına gülüyorum ama sanma ki, sen beni güldürmüyorsun. Yüzümde askıda kalan bir gülümseme her zaman senin için. Belki biraz yarım, elbette ki buruk. Aşkın şarabını bana içirdiğin gün, çıkamadığım gökyüzünde asılı kalmış gri bir bulutum ben. Yağmaklı günlerimin fırtınasını içimde çıkarırken, şimşekler beynimde çakar. Bütün bu yaraların merhemlerini, giderken götürmüş olabilir misin? Sen yapraklarını bana dökerken, ben çiçeği nerde ve nasıl açabilirim? Baharın ılık rüzgarını, tenimde, senin dokunuşların üzerine, nasıl hissedebilirim? Tek sözün bu hayatımı yeni baştan yazabilirmiş. Seninle sonsuzluğa uzanırken, elimdeki kesikleri dikebilirmişim. Akan kanları, bir gülüşünle durdurabilirmişsin. Ben sana söylediğim her şeye dönüşebilirim ama kendime yeni bir sen asla olamam. Ama burdasın. Kanıma karıştığın geceleri bir kutuya sıkıştıramam. Kalbime akıttığın sözleri, iki kapağın arasına sıkıştırıp, kitap diyemem. Kulağıma fısıldadığın o sözleri, kendime her gün dua diye tekrar edemem. Tenimden izleri, yanağımdan öpüşlerini silip; dudağımdan sana çıkan ve çıkamayan sözlerimi duydun kabul edemem. Çünkü ne sen ne de ben hakettik bunları. Bu bizim yaşadığımız son ortak anımız mı? Alamadığın her nefesi senin yerine alamam. Kalbinin bu hayatta atmadığı hiçbir hikayeyi yaşayamam, kalbimi senin yerine de çarptıramam. Beni sevdiğini her hücremde hissederim ama sana zamanım geldiğinde gelirim. Bekle beni, elbet bir gün kavuşacağız, bu böyle yarım kalmayacak.
‘’ister geçsin bin sene, hayaletin üstümde.’’