herkes bana dair bana hikaye anlatılırken, ben biliyorum o hikayenin kahramanının ben olmadığımı. naim süleymanoğlu da güçlü bilinirdi, halihazırda kaldırdığı ağırlığın üstüne yenisini alamayınca kimse ona güçsüz demedi. ben de güçlü olarak anılmak isterdim, bu zamana kadar olduğu gibi ama gel gör ki, taşıyabileceğimden daha fazla bir yükün altına girmişim. egom konuşup, siz olsanız sanki kaldırabilirdiniz, diyor. bazen de böyleyimdir; adım hıdır, elimden gelen budur ve bunda bir sorun yoktur. daha fazlasını taşıyamadığı için, taş diyemezsiniz kalbime.
ne olmuş bana bilinmeyenden daha fazla güven vereceğinden emin olduğum konfor alanımda kalmak istediysem?
kimsenin mutluluğunda gözüm yok, hiç olmadı. zaten başkalarının mutluluğu da bana hiç uymadı. sadece beni tanıyan insanların beni anlamasını, görmesini istedim. belki bundan sonra hep yarım kalacağım ama bunun için kimseye sitemde de bulunmadım.
seni muhtemelen 26. kere öptüğüm yerde bunları yazıyorum şu an, sen nişan hazırlıkları yaparken. çoğu şeyi aştık ettik de, mutluluğunu istediğime bir sen inanmadın, sanki gözlerimi hiç tanımıyormuş gibi. sana daha ütülü kravatlı cümleler kurulmasına alındım mı, sen bilirsin cevabını.
sen birden fazla çocuk tanımıştın, yarım kalan. ama kusarken hem senin, hem de kendi saçlarını tutabilecek tek bir çocuk tanıdın.