2 Nisan 2016 Cumartesi

-7

bir gün bir kadınla tanıştım.
bana öyle tanıdık bakışlar attı ki, sanki uzun zamandır görmediği eski sevgilisiydim.
saatlerce, uzun uzun bakıştık.
yanıma geldi sonra ve dedi ki "birine güvenmeyeli o kadar uzun zaman oldu ki artık kendime bile güvenemiyorum."
güldüm, "biliyorum o hissi, sanki herkes seni tanıyormuş ama sen kendinle yeni karşılaşmışsın gibi." dedim.
yorgundu, gözlerinden belliydi.
ona baktığımda, hayatıma giren herkesten bir parça yaşanmışlık buldum.
onunla ilgili hiçbir şey bilmiyordum, hâlâ bilmiyorum.
kendimizden değil, hayatımızdaki insanlardan konuştuk.
birkaç saat sonra sanki uzun zamandır tanışıyormuş hissi oluştu içimizde.
seni anlatmadım ona.
anlamazdı değil, çok iyi anlardı.
içimde kal, seni kimse bilmesin istedim.
yırtıp atmak istiyorum artık kalbimi, artık seninle çarpmasın diye.
-
birkaç saat geçti tutamadı kendini, farkettim.
birden sarıldı bana.
hiç kaybetmek istemiyormuşcasına.
özür diledi ve gülümsedi.
"hayatımda olmamanın eksikliğini yaşamışım hep" dedi.
güldüm, "ben kendi hayatıma kendimi dahil edemezken, sen bunun eksikliğiyle nasıl başedemedin?" diye sordum.
cevap vermedi.
ben de sormamış gibi yaptım.
sonra haftalar, aylar geçti.
adı yok.
ne iş yapıyor bilmiyorum.
nerde yaşıyor bilmiyorum.
hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
ama onu özlüyorum.
yabancıydı bana. 
ama hissettikleri, bana hissettirdikleri o kadar gerçekti ki.
bir an için karşımda sen oturuyorsun zannettim.
sonra gitti.
beraber kalktık ve kafamızdaki ihtimallerle kaybolduk ordan.
hiçbir iz bırakmadık orda.
-
bunları sana neden anlattığım konusunda hiçbir fikrim yok.
ben son yazmayı beceremem, zaten sevmem de.
ama ben bir tek seninle olma ihtimalimizi sevdim. bir de beni arama ihtimalini.
-
bak yine son yazamıyorum 
ve 
uzattıkça uzatıyorum.
ne gerek var uzaklıklara
gel işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder