25 Nisan 2023 Salı

İmdat!

Vakit bulamıyorum kendim olmaya. Senin de vaktin yoktu beni duymaya, sustum. Duymak istemiyorum senden başka dudaklardan çıkacak sesleri. Hiçbir cümlem bir notaya eğilip de beste olmaya yeltenmiyor. Affetmek istiyordum herkesi ve her şeyi. Kalbim oraya doğru atmıyor. Bazen yokluyorum, hiç atmıyor. 

Dilime ordan buradan geçen kıymetli sözcüklere ne oldu? Doğduğum gün öğrendiklerimi bile unutur oldum. Yağmurların bana bir şeyler hatırlatmasını bekliyorum. Eskiden mutlu olduğum yağmurlar vardı. Çok mu gençtim o zamanlar? Tek bir şişenin dibi miydi mutluluk? Gülüşlerim oraya mı saklanmıştı da, hemen bulabiliyordum? Şimdi her yerimde yara izi, bana hiçbir şey hatırlatmıyor. Oysa onlar zaten bana bir şeyleri hatırlatmak için varolmamışlar mıydı? 

Her yeni gün neye gebe bilmiyorum ama her akşam güneş kalbime batıyor. Bıktın mı mağdur edebiyatımdan? Kusura bakma ama hayatımda belki de ilk defa edebiyat yapmıyorum. Duygularımı kucaklıyorum. Hala sana ait olan duygularımı. 

Hala her sorumun cevabı sensin. Sormaya korktuklarımın bile. Bende benden çok yer kaplamışsın, tebrik ederim. 

23 Nisan 2023 Pazar

 Yoktu ya hani eskiden böyle dertlerim, pireleri deve yapar, oturup onlara üzülürmüşüz. Ertesi güne çıkacağımız garantiydi sanki o zamanlar. Torpilimiz var gibiydi yukarılardan. Sonra o ip koptu, biz koptuk. Her şey bir karanlığın esiri oldu. İçimizdeki çocuğun kalbi kırıldı, cümlelerimiz anlamını yitirdi. Yapayalnız kaldık. Yalanlar söylemeye ve karşımızdakine de inandırmaya başladık, biz de inandık sonra o yalanlara.

Hiç büyümeyeceğiz, derdik. Büyüyemediğimiz onca zamana inat nasıl da büyüdük. Söylediğimiz o yalanlar, hayatımızın en büyük gerçekleri oldu. 

Yollarımız ayrıldı. Sonra biraz rol yaptık, o yalanları zaten doğduğumuz günden beri istiyormuşuz gibi davrandık. En başından beri, o yalanları yatmadan önce kurduğumuz hayaller olduğuna inandırdık, önce kendimizi sonra da etrafımızdakileri.

Hiç durmadan çalan telefonlarımız sustu. Biz de biraz sustuk herhalde, o bizi ne olursa olsun dinler dediğimiz kulaklar, başta dertlere kabardı. Galiba kaybettik. Kendi kendimize kaldık. Gerçekten anlayan bilir, bizim gibi insanlar için kendi kendine kalmak, cehennemin fragmanı gibidir.

Belki doğru, belki yanlış; eskiden böyle olduğunu bilirdim senin için de. Artık emin değilim. Seninle alakalı şimdiki zaman cümleleri kurmama izin vermiyorsun. Lakin benim için şimdiki zaman böyle bir şey. Gecenin kör vakti bile daha hafif vururdu o zamanlar. Şimdi her şey değişmiş, insan her geçen gün, daha çok ihtiyaç duyduğu şeyden mahrum kalıyormuş, maruz kalmak isterken. 

Artık kazanmış rolü yapamayacak kadar yorgunum. Herhangi bir rol bile yapamıyorum kaldı ki, kazanmışı oynayayım.

Geçmiş diyaloglarımızla bugünü yaşıyorum ama bazı günler çok sahte oluyor, tazelenmesine ihtiyacım var. 

Her yerime battı kıymıklar, çıkaramıyorum. Nefesim kesiliyor, seni düşündükçe. İçime oturuyor yapamadıklarımız ya da yaptığımızda bile tamamlayamadıklarımız. Bütün o şairler, yazarlar bile küs bana senden sonra. Nerede kaldı o altılı çizilebilecek müstakbel kravatlı cümlelerim?

Gitgide pedere mi benziyorum? Söylediklerimden o anın günahını çıkarıp, aynı günahları mı işliyorum? Tekrar adımlarım beni hep aynı yerde tutacak biliyorum, diye bütün duruşlarım. Bir kez daha denemek iyi bir fikir mi, yoksa 3 günlük dünya koş git bir de sen bak mı?

Benim içimde yer kalmadı, seninki rahat mı?

20 Nisan 2023 Perşembe

Yüzün siliniyor. Fotoğraflarına bakıyorum, tazelemek içi hafızamı. Sesini unutuyor gibi oluyorum, sessizlikte seninle konuşuyorum.

Bütün bu yolları tek başıma yürürken nasıl sıkılıyorum. Başardığım ya da altında kaldığım onca şeyi sana anlatmak istiyorum. Yürüdüğün yolların taşlarını bana anlatmanı özlüyorum. 

Birlikteyken hayatın daha az kırıcı olmasını özlüyorum. O her şeyi halledebileceğimizi hissettiğimiz tuhaf hissi birbirimize zerk etmemizi, olabilecekken olamayan şeylerin aramızdan geçip gitmesini ama bizi terk etmemesini seviyorum. 

Tütün kokan sokakların, arnavut kaldırımlarında birbirimizi severken her şeyin mümkün olabileceğini, bizim de mutluluğu hakettiğimizi bildiğimiz zamanları özlüyorum. Zaman onları da mı silip attı? Yoksa biz miydik her şeyi silip atan, artık gerçekten bilmiyorum. Hiçbir sorumun cevabı yok, geceleri başımı yastığa değil, cevapsız sorularıma koyuyorum. Biraz şefkatliler artık, iyi kötü bir şekilde uyuyorum. 

Eskiden hiç susmadan konuştuğum kulakları özlüyorum. Bu sefer sağlam olacak diye attığım temellerini özlüyorum inşaatlarımın. Hepsi nasıl yıkıldı ama üstüme, hep beraber izledik.

Artık hiçbir şeye hevesim yok. Bir kaktüs bile değilim, suyumu bile stoklayamıyorum içimde. Hiçbir umudu barındıramıyorum, ümitlerimi ertesi güne çıkaramıyorum. Ölümüne kadar hayattayım. Bir gün her şey için çok geç olacağını biliyorum, bir tek bu düşünce içimde yuva yapıyor. Sözlerimi tutayım istiyorum, küfleniyor. Sevdiğim her şeyi çürütüyorum. Çiçeklerim soluyor. Sen de öyle demiştin ‘’sevdiğin her şeyi mahvediyorsun’’ üzgünüm, bunu ben seçmedim. Aksi yolunu da aradım, bulamadım. 

Seninle ilgili sevdiğim sonrasında sırf bu yüzden senden nefret ettiğim şeyleri artık hatırlamıyorum. Bu dünyaya neden geldim, hatırlamıyorum. 

Hayatımın ortasına bir bomba düştü, sana anlatamadım. Altından kalktım bak, diyesim var ama nasıl çöktüm görmedin. Ne kadar bekledim oysa, anlatabilmek için. 

Kelimelerini nasıl özledim, seni okumayı, uyurken neler düşündüğünü anlamayı, söylediklerinden söyleyemediklerini anlamayı nasıl özledim. Zehrini içime çekip, bütün vücudumda bunu hissetmeyi özledim. 

Yağmurdan sonra çıkan gökkuşağını gördüğümüz bir ev inşa ettik seninle, sonra onu nasıl yıkıp, yaktık. Oturduk izledik. Bu bizim eserimizdi sevgilim. 

Tekleyen kalbim göğsümde sıkışıyor, zorlukları karşılayamıyorum. Titreyen, kupkuru ellerimin arasından kayıp gidiyor her şey. Ezberimde birkaç cümle, günleri bu şekilde bitiriyorum. Bazı şeylerin bu kadar olması canımı yakıyor. Bu gerçeklik geceleri üstümü açıyor, çok üşüyorum.

Başka başka yollara giriyorum, inan bana çok uğraşıyorum. Hepsi sana çıkıyor. Artık kaderci miyim bilmiyorum ama artık sadece sana olan sevgimin gerçekliğine inanıyorum.

16 Nisan 2023 Pazar

Bu  dikiş tutmaz beyhude bunu beklemek, iplik iğneye giremedi oradan biliyorum.  Neyi hakettik ya da neyi harcadık bilmiyorum. Ne çok acı birikebiliyor insanın etrafında buna şaşırıyorum. Ne çok yanılgı, ne çok hayalkırıklığı… 

Nerede kaldı o içime birdenbire yuva yapan cesaret? Sonunu merakımdan burdayım. Onun dışında beklediğim pek bir şey kalmadı, çoğu şeyi kaybettim.  Her şey kabulüm, her şey olması gerektiği gibi vs. böyle birçok palavra işte. 

Hevesin kalmaması kaç parça şeyi açıklar? Sahip olduğum en önemli şeyleri kaybettikten sonra yaşamak kaç yazar? 

Kalbin eskisi gibi atmadıktan sonra, nefes almaya değer ne var etrafta? Arıyorum ama pek cevap veremiyorum bu sorulara. Ne kelimeler eskisi gibi bir araya geliyorlar benim hatrıma, ne ben konuşuyorum çeşitli kulaklara.

Acılarım… bu zamana kadar benimle gelen bütün acılarım sırtımda, buradan kurtuluş var mı? Ufak bir umut tanesi bile göremiyorum. Güneşimi kaybettim. Güneşim neredesin? 

Başka yerde aramazsın sanmıştım, bulmuşsun bile. Yolun ışıklı olsun. Benim yolumun karanlık olmasının bütün suçunu sana yıktıysam affola, tenha yollarmış benim kaderim. Konuştuklarım sana varıyor mu onu bile bilmiyorum ama yine de deniyorum. Küçük bir umut işte. Buymuş beni hayatta tutan. 

Ne biçim yıkıldım! Hayatımın bitiminin yakınlarında dolanıyor, çoğu zaman ateşle oynuyorum. Herkesin o üzüntüsünü görmek istiyorum, nasıl yıkılıp her şeye geç kaldıklarını farkettikleri o anı görmek istiyorum. Her şeyin düzeleceğine dair palavramı aylar önce beslemeyi bıraktım. 

En karanlık dönemimden yazdığım bu cümlelerin kaçının altını çizdin? 

Rol yapma yeteneğimi de kaybettim, artık içim dışımdan nasıl görünüyorsa öyle işte. Beğendiniz mi? Bu sizin eseriniz. 

Her şeyin çok güzel olabileceği olgusuna hiç sahip olmadım sanırım. Olduysam da o zamanları hatırlamıyorum, artık her şey büyük bir sis arkasında kaldı. 

Oynadığım ateşler belki sahip olduğum 1-2 mumu yakar sanıyorum, sadece ellerim yanıyor. Ben buradan sağ çıkarsam en büyük galibiyetim olur. 

Hangi havada gelirsem vazgeçilmezin olurum?