çok uzun bir zaman bekledim seninle tanışmayı. hatta yine uzun bir süre seninle tanışmadan öleceğimi düşündüm. bu hisleri besleyeceğimi hiç beklemediğim bir anda, her güzel şeyi içime serptin, zaman onları bizden alana dek. çoğu şeyi bilmekten, bildiklerimin de artık var olmadığı bir yere geldim şimdi.
ihtiyacım olanı karşılıyorum, kimseyi konuşturmuyor ve konuşmuyorum. bu sessizliği ben seçtim, çıkış kapısına yakın oturmayı seçtiğim gibi. kendi başıma kalmayı öğrendim ve bunda baya iyiyim. piramidin bazı basamaklarına tek başıma kafa tutuyorum. bazen işler istediğim gibi gitmiyor, o zaman da elimi tutup, çevredeki 5 şeyi sayıyorum. geçmeyecek sandığım her şey gibi o da geçiyor.
tam yeniden doğacakken, düşük yaptı hayatım.
daha kaç güneş batırabilirim böyle, diye düşünüyorum. bildiğim her şeyi tahminen ne zaman unuturum, bunu öğrenmeye çalışıyorum. bazı alışkanlıklarımı da geride bırakıyorum. artık en yüksekten düşmeyi sevmiyorum. adrenalin salgılasın diye bedenim her gün koşuyorum.
kafamda yaşadıklarımı, gözümün önündeki masaya koyuyorum artık. o yüzden bütün gerçekliği de birbirine karıştırıyorum. hayatta olmamın bir mucize olduğunu düşünüyorum. yaptığım ya da yapmaya kıyamadığım hatalarıma da artık kızmıyorum. ama hala hayatta oluşuma baya şaşırıyorum.
kendimden kaçmıyorum, o yüzden de başka yere gidemiyorum. başka bir işim yok, her gün 9-6 kendimle mesai yapıyorum. bana verilen limonları, yola saçıyorum. kimsenin limonuna kalmadım, kendi ağacımı dikerim diyorum. bazen kaybediyorum kendimi yolda. olduğumdan fazlası değilim şu an.
bir şeyler hissedebilmek için, miras kalan yaralara bakıyorum. beni ben yapan her şeyi geride bırakıyorum.
kalbimin artık sadece kalbim olmasını istiyorum ve taşıyamayacağı yüklerin altına girmesine izin vermiyorum.
o yüzden de sıkıştığım yerden çıkmak için acele etmiyorum.