27 Aralık 2023 Çarşamba

çok uzun bir zaman bekledim seninle tanışmayı. hatta yine uzun bir süre seninle tanışmadan öleceğimi düşündüm. bu hisleri besleyeceğimi hiç beklemediğim bir anda, her güzel şeyi içime serptin, zaman onları bizden alana dek. çoğu şeyi bilmekten, bildiklerimin de artık var olmadığı bir yere geldim şimdi.


ihtiyacım olanı karşılıyorum, kimseyi konuşturmuyor ve konuşmuyorum. bu sessizliği ben seçtim, çıkış kapısına yakın oturmayı seçtiğim gibi. kendi başıma kalmayı öğrendim ve bunda baya iyiyim. piramidin bazı basamaklarına tek başıma kafa tutuyorum. bazen işler istediğim gibi gitmiyor, o zaman da elimi tutup, çevredeki 5 şeyi sayıyorum. geçmeyecek sandığım her şey gibi o da geçiyor. 


tam yeniden doğacakken, düşük yaptı hayatım. 

daha kaç güneş batırabilirim böyle, diye düşünüyorum. bildiğim her şeyi tahminen ne zaman unuturum, bunu öğrenmeye çalışıyorum. bazı alışkanlıklarımı da geride bırakıyorum. artık en yüksekten düşmeyi sevmiyorum. adrenalin salgılasın diye bedenim her gün koşuyorum. 

kafamda yaşadıklarımı, gözümün önündeki masaya koyuyorum artık. o yüzden bütün gerçekliği de birbirine karıştırıyorum. hayatta olmamın bir mucize olduğunu düşünüyorum. yaptığım ya da yapmaya kıyamadığım hatalarıma da artık kızmıyorum. ama hala hayatta oluşuma baya şaşırıyorum. 


kendimden kaçmıyorum, o yüzden de başka yere gidemiyorum. başka bir işim yok, her gün 9-6 kendimle mesai yapıyorum. bana verilen limonları, yola saçıyorum. kimsenin limonuna kalmadım, kendi ağacımı dikerim diyorum. bazen kaybediyorum kendimi yolda. olduğumdan fazlası değilim şu an.


bir şeyler hissedebilmek için, miras kalan yaralara bakıyorum. beni ben yapan her şeyi geride bırakıyorum. 

kalbimin artık sadece kalbim olmasını istiyorum ve taşıyamayacağı yüklerin altına girmesine izin vermiyorum.

o yüzden de sıkıştığım yerden çıkmak için acele etmiyorum. 

15 Aralık 2023 Cuma

 çok alakasız zamanlarda fark ediyorum çoğu şeyi; tırnaklarımın uzadığını, biraz daha geliştiğimi, ani gelişen kontrataklarımı, çok derin aldığım nefesleri verirken yaktığım çakmakların söndüğünü.

birçok hayat akıyor, ben onları pencereden izliyorum. bilmiyorum buna nasıl alışabilirim, nasıl öğrenebilirim bununla yaşamayı ama deniyorum. neden geldim bu hayata, izlemeye mi bilmiyorum ama en azından kendi hayatımın başrolü olabilmeyi deniyorum. esas olan her şeyi de benim belli ki bu hikayenin. zaten grup ödevlerinde başarılı da değildim. 

bir gün tanıştım seninle, hikayemin esas kızı sensin diye düşündüm, belki de sen yapmaya çalıştım. kendimi senden daha güzel bile bulmazdım ama bir gün bana çok güzelsin dediğinde, içime içime hıçkırarak ağladım. biraz biliyorum sebebini, bu kadar birbirimize çektirmemizin. belki bir gün anlatırım. 

bu kadar seçmeseydim yalnızlığı ya da hiçbir şeyi yanlış yapmasaydım nasıl olurdu hayatım? yani ben insan olmasaydım da, karşılaşsaydım seninle, her şey nasıl olurdu? biraz daha fazla içmiş olsaydım ya da doğuştan gelen bir pervasız cesaretim olsaydı diyorum, her şey daha farklı olur muydu? sadece benim seçmem yeterli miydi, her şeyin ikimiz için, ikimizde de olması için? paralel evrenlerimde nasıl bir hayat sürdüğümü o kadar merak ediyorum ki. hangi doğru cümleyi, hangi evrende söyledim acaba? çünkü bu evrende bazen söyleyecek hiç doğru bir şey, hatta çoğu zaman söyleyecek bir şey bile bulamıyorum kimseye. 

son nefesime kadar karmakarışık biri olacağımı kabul ettim dün. hayatım kolay değil, kolaylaşacak gibi de durmuyor, gidişattan onu anlıyorum.

5 Aralık 2023 Salı

 anladım ben seni.

neden ağladığını gecelerce, neden hep sustuğunu, neden hep hıncını aldığını başka sebeplerle, alakası olmayan insanlardan. hep bir derdin vardı aslında ama en büyük kavganı kiminle verdiğini. ve o kavganın sende hiç bitmediğini. gördüm bütün bunları gözlerinde şimdi. sen kahkahalarla gülerken, içinde nelere ağladığını şimdi anladım. 

anlayamadığım zamanları da hatırlıyorum az çok. ağlamaktan konuşamadığın ya da ağlarsam diye konuşmaktan kaçtığın günlerin sebeplerini anladım ama şimdi. farklı zamanlara kurulmuş iki saat gibiydik birbirimizi anlamak için. benim de saatim çaldı şimdi. 


seni tanıdığım ilk günü hatırlıyorum, birbirimizden çok çekeceğimizi bilemeden, içimizi akıttık birbirimize sözlerle o gün. sözlerimiz değil ama gözlerimiz gülüyordu, birbirimizi tanıyabildiğimiz için. uzundu saçlarımız, bizi gecelerin ayazında biraz olsun ısıtırdı. bir gece, hırka gibi sardık birbirimizi, hatrı sayılır bir süre bırakmamak üzere. çok sabah o benini görmeden uyanmayacaktım ama ilk gördüğümde, bir daha hiç unutamayacağımı anladım. şimdi o benin, benim süveydam.


uzun bir süre anlayamadım o aceleci sabah rutinlerini. hep bir yere yetişmeliyiz gibi endişelerle, koşuştururdun evin içinde. her dakikamızda ne yapacağımız belliydi sanki. ayak uydurdum ben de sana. çünkü anlamasam da, biliyordum bir sebebi olduğunu ve o sebebi de şimdi anlıyorum. her sabahımız dört duvar içinde bir maratondu. ben hamdım ama, önceki herhangi bir hayatımda hiç maraton koşmamıştım. kahve bile içmezdin sabahları pek, o rutinlerin seni ayılttığını anlamak istemedim bir süre. o sabahlarda onca işinin arasında bir de bana kahve yapardın ya, vallahi kusura bakma. artık senden uzakta ve bizden çok geçmiş bir zamanda fark ediyorum ki, sana yük olmuşum o günlerde. ama bilmeni isterim ki, en lezzetli kahvelerdi onlar içtiğim. söylemediysem eğer, ellerine sağlık.

eninde sonunda o evden çıktığımızda hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmadı. aynı şehirde, farklı yakalar ve farklı yataklarda uykusuz kaldık gecelerce. böyle bir aşk sadece filmlerde var sanırdım.


o gülen gözlerini hatırlıyorum, nasıl utanmıştım o gözlere bir şeyler demeye, yazmak halt etmiş. ama sana nasıl bir şey yazılmaz? sen insana en acımasız yazıları yazdırırsın. ve sen insanı kıvrandırırsın, tarifini hatırlamak için bir çorbanın.


aslında ne kadar da birbirimize göreydik ve ne kadar da birbirimize göre değildik. sen beni tanımayı bıraktığından beri yataktan sabahın ilk saatlerinde kalkıyorum ve koşturuyorum evin içinde. sabah rutinlerim beni evin içinde dört köşeye koşturmak zorunda bırakıyor. üstelik yetişmem gereken hiçbir yer de yok. alıştım ama ve böyleymiş demek ki anladım; bazı alışkanlıklar seninle uzun bir süre gelirmiş, o alışkanlığı kazandıranlar seninle gelmese bile.


''seni anlıyorum.''

 bilmiyorum kaç beden büyük geldi bu gece bana ama son mesajım bu olsun sana.