çok alakasız zamanlarda fark ediyorum çoğu şeyi; tırnaklarımın uzadığını, biraz daha geliştiğimi, ani gelişen kontrataklarımı, çok derin aldığım nefesleri verirken yaktığım çakmakların söndüğünü.
birçok hayat akıyor, ben onları pencereden izliyorum. bilmiyorum buna nasıl alışabilirim, nasıl öğrenebilirim bununla yaşamayı ama deniyorum. neden geldim bu hayata, izlemeye mi bilmiyorum ama en azından kendi hayatımın başrolü olabilmeyi deniyorum. esas olan her şeyi de benim belli ki bu hikayenin. zaten grup ödevlerinde başarılı da değildim.
bir gün tanıştım seninle, hikayemin esas kızı sensin diye düşündüm, belki de sen yapmaya çalıştım. kendimi senden daha güzel bile bulmazdım ama bir gün bana çok güzelsin dediğinde, içime içime hıçkırarak ağladım. biraz biliyorum sebebini, bu kadar birbirimize çektirmemizin. belki bir gün anlatırım.
bu kadar seçmeseydim yalnızlığı ya da hiçbir şeyi yanlış yapmasaydım nasıl olurdu hayatım? yani ben insan olmasaydım da, karşılaşsaydım seninle, her şey nasıl olurdu? biraz daha fazla içmiş olsaydım ya da doğuştan gelen bir pervasız cesaretim olsaydı diyorum, her şey daha farklı olur muydu? sadece benim seçmem yeterli miydi, her şeyin ikimiz için, ikimizde de olması için? paralel evrenlerimde nasıl bir hayat sürdüğümü o kadar merak ediyorum ki. hangi doğru cümleyi, hangi evrende söyledim acaba? çünkü bu evrende bazen söyleyecek hiç doğru bir şey, hatta çoğu zaman söyleyecek bir şey bile bulamıyorum kimseye.
son nefesime kadar karmakarışık biri olacağımı kabul ettim dün. hayatım kolay değil, kolaylaşacak gibi de durmuyor, gidişattan onu anlıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder