bütün bu olan biteni nereye koyacağımı bilemedim. öğrenmem ve yaşamam gereken her şeyin altında neredeyse ezilirken neye şükredeceğimi bilemiyorum; ve şimdi oturduğum her yerden kalkarken biraz daha zorlanıyorum. gittiğim, gitmek zorunda kaldığım yerlerin bambaşka rotalara dönüşmüş olması beni çok şaşırtıyor. bulunduğum yerlerde tek başıma olduğumdan ve aslında olmamak için aklıma gömülürken, durduramadığım gözyaşlarımın elimi tutmasına izin verdim.
gözümü kapatamıyorum. yanılmışım, artık her şey daha parlak. ve hep aynı ışık, nefesimi kesen, beni yarım yamalak uykularımdan boğazımda bir yumruyla uyandıran.
koşanlar, duranlar ve başımı tutanlar, hepsi ne kadar iyiler ve ben ne kadar kendimdeyim. her şeyi bilmemek için, kendi içimden bile kaçmak istiyorum. kulağımdan hiç gitmeyen sesleri, ne kadar yüksek olursa olsun şarkılar, duyuyorum. yazın ortasında bir de bunlarla üşüyorum. bütün bunlar bir odada biterken, deklare ettiğim şeylerin benimle ilgili olması ne kadar tuhaf ve alışılmayacak şeyler. ve bütün bunlar bittiğinde bir daha aynı ben olmayacağımı bilmenin içimdeki buruk etkisini atamıyorum çünkü kendimi kaybetmeye bu denli yakınlaşacağımı düşünmemiştim hiçbir zaman.
tuhaf olan, saatler hep geçen şeyler ama erteledikçe geç kalınıyor, yine de bir dakika ertelenseydi bazı şeyler belki de böyle olmazdı.
şimdi kendi değerimi kendimi kaybedince anlamamam gereken bir yerdeyken, yerden güç alarak kalkıyorum, elimi tanımadığım eller tutuyor, her zerresini ezbere bildiklerim yerine. ne çok yan etkisi var olan her şeyin, kemikler zamanla kaynar ama kalbime anlatabileceğim hiçbir şey yok, ona en büyük haksızlığı ben ettim, atsın diye kimlere gittim; şimdi bu kadar korktuğu bir yerde onu da saramıyorum.
kendime sarılmam gereken bir durumdayken, ve bunu içtenlikle ve isteyerek yaparken, kendime sarılınca canım yanıyor.
yüzünü hiç görmediğim eller yoklarken nabzımı manzaranın güzelliğine dalmıştım. nitekim, görmediğim her şeyi de görmek zorunda olmadığımın kanaatine vardım. çünkü bazı şeyleri görmek için, hiç ait olmadığımız ve bizde hoş durmayacak şekillerde bulunmamalıyız. zaten bana kalırsa, görmemem gereken çoğu şeyi görmek zorunda kaldım, yazgım gereği.
yine de manzara tatsız bir anın içinde olduğu kadar güzeldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder