4 Ağustos 2020 Salı

çiçeksiz bi' saksı

Geri dönmen için ne gerekiyor bilmiyorum.Gittiğin o yerden nasıl geri dönülür, bilmek istiyorum.Bilseydim, seni geri döndürürdüm.Yalvarsam, yukarıya yakarsam da artık dönmüyorsun.Değişmeyen tek şey hala düştüğümde sana koşuyorum, hala içtiğimde sana yazıyorum.Sevdiğin şairleri de yanına aldın, keyfin yerinde mı peki?Çay boyunu aşsa da, yeniden karşıma çıksan. Seni özlediğim günleri takvimde işaretliyorum. Yokluğunun, varlığına eş olmadığı yılları bana bıraktığın için sana biraz kızıyorum. Bir şeyleri sürekli yarım bırakıyorum. Başımı alıp gitmek istediğim yerlerle çevrildi sağım solum. Kanıma karışan şeylerin ne olduğundan pek emin değilim. Çoğu zaman sessizim. Kafamı kurcalayan şeylerle uyuyup uyanıyorum. Bu çiçeklenen bahçeler, senin eserin mi? Gün içinde karşıma çıkıyor musun? Zeytin ağacına kavuştun mu?Seni bir parçam yapmak isterken, göz pınarımda akmaya hazır bir yaş olmuşsun.Bana verdiğin şeylerle yaşıyorum burada. Belki de burada kalmak o kadar iyi bir fikir değildi, belki de sen haklısın çiçek. Sadece güneş doğacak, ‘’her şey daha da güzel olacak’’ umuduyla saplandık belki. Belki de her şeyi çok ciddiye aldık. Belki de o kadar anlam yüklememek gerekiyor. Zaten senden sonra daha da kaybettim anlamları. Sözlükler değersiz geliyor. Eğer her sözcük, herkese göre anlam ve biçim değiştiriyorsa, neden bu kadar uğraşıyoruz? Ama biz seninle hep aynı anlamları benimsemiştik her sözcük için. Şimdi burda herkese anlatmak zorunda kalıyorum, benim için ne demek olduklarını. Bu yüzden hep farklı bir dille konuşuyorum insanlarla. Artık kimseyle, sessizliğimle iletişim kuramıyorum. Benim konuştuğum dil seninleydi, seninle de gitti. Seninle konuştuğumda duyuyor musun çiçek?Belki de çoğu zaman günleri deviriyorum. bazen de devriliyorum. Mumu söndürebilmek için nefesimi güçlendiriyorum. Adım atmaktan korktuğumda, senin elini tutuyorum.Yaz günü üşümenin mantığını kavramaya çalışıyorum. İçimde bir Ankara soğuğu var. Muhtemelen biraz daha vakti var. Ateş yanmaz demiyorum ama eskisi gibi hevesle harlanmaz.Saçlarım çok uzuyor, sinirleniyorum. Alnında çıkan bebek saçlarından nasıl nefret ettiğini hatırlıyorum. Şimdi ben de saçlarımdan hoşlanmıyorum. İnceldiği yerden kopmayan ipler gibi, ayağıma takılıyor.Birbirinden bağımsız uzayan tırnaklarınla hayata neden tutanamadın çiçek? O küçük ellerinle, benim sürekli titreyen ellerimi nasıl güçlü tuttuğunu hatırlıyorum. Artık ben, ellerimi o kadar güçlü tutuyorum. Belki de amaçlarımdan biri, senin yaşayamadığın şeyleri yaşayabilmektir. Çok da bencilce geliyor aslında, senin yokluğunu bu hayatta tek başıma dolduramayacağımı her zaman biliyorum. Acı ama sana hiçbir zaman doymayacağımı da her zaman biliyordum.Kaçırdığım senelerin, benim ömrüme eklenmiş midir? Peki ya kaçıracağın senelerin?Seninle konuşurken, içim nasıl titriyordu onu hatırladım bugün. Nasıl da kelimeleri bir araya getirip anlamlı bir cümle kuramazdım heyecandan. Zaten o zamanlar kuracak güçlü bir cümlem yoktu hayata. Sadece teşekkür ederdim sürekli, yollarımızı kesiştirdiği, saçlarımızı aynı rüzgarda savurduğu, bizi aynı yağmurda ıslattığı ve bizi birbirimize kattığı için. Şimdilerde benim yolum biraz daha yalnız ama yürüyorum. Saçlarım daha kısa, daha sert rüzgarlar gerekiyor savrulması için ve bazen topluyorum. Yağmurlarda ıslanmamak için kenara çekiliyorum ama hala şemsiye taşımıyorum. Fakat hala düşen bir yaprak gördüğümde seni anıyorum. Kulaklarım çok kahkaha duydu belki ama hiçbiri senin kahkahan kadar mutlu etmiyor.Şimdi bir saksıyım, çiçeğinden çok uzakta. Artık sadece kendimi yetiştiriyorum. Pürüzsüz sırtına kadar uzanan saçlarınla, güneşte kızaran beyaz teninle, güldüğünde ortaya çıkan yamuk dişlerinle, ne kadar uğraşsan da kalınlaştıramadığın ince kaşlarınla aklımdasın. İlk gün ki gibi, o güzel ses tonunla, hayatımda gördüğüm en güzel çapkın gülümsemeyle, tanıştığımızda bile hissettiğimiz, daha önce bir yerlerde tanışmış olabilir miyiz hissiyle, hep aklımın en sağlıklı köşesindesin çiçek. Asla solmayacaksın.Çok isterdim bir yağmur damlası olmayı, onca insan arasından senin o güzel kızıl saçlarına yağardım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder