27 Şubat 2023 Pazartesi
yumru
23 Şubat 2023 Perşembe
kalbim
''belki artık vasiyetimi yazma zamanım gelmiştir.
omuzlarımın ağırlığıyla battığım suda boğuluyorum. ve sadece susuyorum. hepinize. artık tek kelime edecek halim yok. her şeyi kabul etmenin ağırlığıyla batıyorum. hangi birinize nasıl veda edeceğimi de bilmiyorum. zaten artık veda nasıl edilir bunu da bilmiyorum.
her gün benden eksilenlerle yaşamanın barbarlığıyla yazıyorum bütün bunları. iflasın eşiğindeyim. sonsuza kadar böyle atamazdım. seni daha fazla sıkamazdım. bir daha da asla böyle atmayacağım, bunu biliyorum ve artık bundan acı duymuyorum. bu kadar sıkışacağımı bilseydim, bir yerim olsun istemezdim ama yine de bu bedende tattığım birçok duyguyu tanıdığıma çok sevindim, kendi çapımda. bu kanı temizleyemiyorum artık, bırakıyorum neredeyse orada kalsın. bensiz de yaşamayı öğrenirsin ama ne kadar insan kalabileceğini kestiremiyorum.'' derdi kalbimin bir dili olsaydı.
yalvaracak bir ilah olsaydı geçer karşısına avazım çıktığı kadar bağırırdım. iyi olduğum özüm o kadar diplerde kaldı ki, dibi yanık bir tencereyim. bahtım da dibimle aynı kaderi paylaşıyor; kapkara.
dişlisi olamadığım o çark dönüp bana batıyor.
bütün bu acılardan gocunmuyorum, bariz bir şekilde dayanamıyorum.
5 Şubat 2023 Pazar
bi' bitmeyen gece
kendime artık cümleleri tüketmek için yalvardığım şu günlerde, bana bıraktığın kekremsi tatla devam ediyorum yollarımı tek başıma yürümeye.
aşamadım senin dikenlerini, kendi yollarıma örülmüş dikenleri açmaya çalışırken her yerim çizildi. kocaman bir yokuş bu, sabahın kör vaktinde tırmanıyorum, denize bakan o uçta artık sen yoksun.
kazandın mı bana açtığın savaşını? bütün insanlığa olan hıncını çıkarabildin mi benden?
ben bu hikayenin fiyakalı kaybedeniyim, beni sana rağmen sende yaşatamadım. sen, beni sana rağmen sende yaşatamadın.
bir kere daha kaybediyorum, bildiğini sandığım ama asla bilmediğini farkettiğim bu hikayenin sonunda.
kök salamadım senin küf tutmuş topraklarına. onca su ziyan olmuş.
puslu ve karanlık gecelerin ardında kaldı hatıralar, neyi, ne için koyduğumu hatırlamıyorum artık.
kızarmış dudaklarımla cebelleşiyorum hala seninle, yarım yamalak ve nefessiz kalarak uyandığım gecelerimde.
yeni anlıyorum, bu hikaye aslında belki yanar diye sobaya kömür koymakmış. yanmadı.
kestin sesimi, sana olan sevgimi aldın benden. korkular yerleştirdin. hiç de anlamadım, sen ne zaman bu hale geldin?
önünden geçme cüretinde bulunduğumuz her eve kitledin beni. seninle ölücem sanıyordum, beni senin öldürdüğünü farkedene kadar. bir kere bile kutlamadığımız yaşıma gömdün beni.
sensiz sevinecek bir şeyim yokken, seninle sevindiğim şeyleri bile bırakmadın bana.
bunca şey aldın işte benden, n'apıcaksan sanki.
çenemi titreten, ellerimi yakan soğuklarda sana, senin bilmediğin bir dilde konuştuğum için n'olur kusura bakma. yaralarımız benzer sandığım günleri de, beni sevdiğini sandığım günleri de ben bıraktım artık, istersen onları da alırsın.
kaçıncı uykumda bana kınınla koşmaktan vazgeçersin bilmiyorum ama ben her gece derin bir uyku hayaliyle koyuyorum başımı yastığa. bir gün o yataktan dinlenmiş olarak kalkacağımı da biliyorum.
bütün bedellerini ödedim seni sevmenin, sen benim içimdeki çocuğu da o yaşıma gömdün.
artık ellerin bomboş, biraz da sen ağla.