sahip olduğum birkaç çamaşır ve biraz çorabı günün başında satın aldığım bir kutuya koyunca yerleştim ve bir yerde evim var sanıyorum. oysa burada nasıl varolma savaşı verdim, veriyorum. aynı içimdeki gibi, dış dünyamdaki gibi. hala aynı yalnızlaşmalar ve aynı yalnızlaştırmalara kafa tutmaya çalışırken, büyüyen bütün stresi içime attığım gecelerin sabahlarında iştahım yok. ne yorgunum.
“hiçbir yere ait olamayanları iyi tanırım, her yere aitmiş gibi davranırlar.”
iki güleryüzüne kanarım, dönmeyeceğim. yatağını bulan suyla işim yok belli ki, ben yeni barajlar peşindeyim; hem kendime, hem de dünyaya ziyan.
bağıramıyorum ne sana ne kendime, beni bana unutturdular! beni yine öyle kötü sevdiler!
ben hala bana sadık olduğum için verdiğim bütün bu savaşların ortasındayım, hala sadece kendime sadık olduğum için sana duyduğum sevginin arkasında duruşum. sen ki öyle birisin, sana sevgimin karşısında bile duramıyorsun. beni senin kurtlardan kurduğun sofranın, ana yemeği sandın belli ki, bilmedin ki ben ancak bir sofradan kalkarken ağızda kalan o en güzel tadım. senin tadın tuzun yok, damak zevkin de yok, sen anlamazsın böyle şeyleri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder