21 Aralık 2024 Cumartesi

 



neyin telaşı bu bilmiyorum, hep bir yere yetişir gibi koşarak uzaklaşıyorum senelerdir kendimden. 

keşke bazı anları daha dünmüş gibi elimi atıp bulup gidebilsem. yabancısı olmadığım bir güne hasretim dinmiyor. zaten tanıdık tanımadık herkesin müthiş yabancı geldiği şu günlerde, ben yine senin tanıdıklığını arıyorum. bütün o yabancılıktan sıyrılıp, geçmişten bugüne bakan gözlerinin tanıdıklığını. neyi neden söylemediğimin, neyden niçin vazgeçtiğini anlar bakışlarımızın sıcaklığını. her şeye rağmen ve birçok şeye bedelmiş.

bir şey var aramızda. ne olduğunu irdelemeyeceğimiz ama irdelemesek de anlayacağımız. şimdi bunlar, şu an giydiğimiz gömleklere muhtemelen pek uymayacak kravatlar ama yazmak zorunda hissediyorum, korkarak. 

bilirsin, sanat sanat içindir. biz de zamanında sanat içindik. 

iyi şeyler, iyilerin yanına kalır. o yüzden seneler sonra da buradayız. kaç saat geçerse geçsin, hala söylenecek birçok şey kalıyor. o yüzden şimdi bu klavyenin başındayım. 

eskiden gizli ve anlaşılmaz şeyleri severdin, ben o zaman da seni anlamayı severdim. ama direkt ve açık olduğunda da seni anlamayı seviyorum. bense herhalde hep, her şeyi açığa vurmamla meşhur oldum. ama sadece birbirimize.

bakışların bana bir sürü şey anlatıyor. sanki kendimi hiç unutmamışım gibi, sanki hep ne istediğini bilen, ne hissettiğini anlamaya çalışan masanın diğer tarafındaki çocuğum. 

dediğim gibi, ‘’her şeye rağmen ve çoğu şeye bedel.’’

ama merak ettiğim bir şey var, senin gözünde ben nerdeyim?

bizi bir defter dolusu da kurtardı ama en önemlisi bizi bir noktada biz kurtardık. 

yanlış zamanda doğru şarkıları dinleyerek büyüdük diyebilir miyiz?

herhangi bir yaşama hevesinin yarattığı br heyecan kalmamışken etrafımızda, yani aslında baya büyümüşken, nerelere saklanmıştık? bütün bu yabancılıkta, vahşilikte ve varolma çabasıyla koşturan bu kentte bizim bizden başka hiç kimsemiz yoktu, haliyle de hep kendimize sindik. 

zamanı geldiğinden ve bir zorunlulukla büründüğümüz o rollerden en son ne zaman çıktık?

biz o yapılan iyilikleri biliyoruz, hiçbiri bize iyi gelmedi. kendimiz için bile iyinin ne olduğunu günlerce düşündük. sen kaybolmayı severdin, ben savrulmayı. hayatımızın bir noktasında karşılaşmamız o yüzden başlı başına mucizevi bir tesadüftü. hayatın bizden birer robot olmamızı istediğini farkettiğimizde kafa tutmaya başladık her şeye. en anarşik yıllarımızdı. bir daha kim bilir ne zaman o kadar cesaretli olduk. seneler içinde birçok farklı insan olduk, hepsini içimizde barındırdık, hepsine kucak açtık. hepsini birbirimize açtık. haliyle sevdiğimiz bir sürü insan oldu aslında. başka biri değildi onlar, hepsi bizdik. ama bir o kadar da aynıydık.

iyi ki seni sevmek benden o kadar çok şey aldı götürdü, iyi ki benden bir sürü şey ç/aldın. çünkü zamanla hepsinden daha fazlasını ve daha güzellerini koydun yerine. ve şu an hala nerede olursam olayım, hep senin kattıklarını götürüyorum yanımda. çünkü mucizelere ve boyumdan büyük şeylere inanmayı öğrendim. bazen insanın kendini tanımasının tek yolunun kendini güzelce kaybetmesi olduğunu öğrendim. sonra tanışmak için kendimle, senin gözlerine baktım. bana beni en güzel halimle gösteren bir aynasın. kendimi geri tutmak istemiyorum, yanlış anlaşılma korkusunu yaşamak da istemiyorum. ne olursa olsun bir sürü şey yaşadık, her cümlemizde eser miktarda romantizm bulunacak ister istemez. ama bu kaçınılmamız gereken bir şey değil, bunu artık kabul ediyorum. 

o yüzden artık açılmamış kolileri etrafa saçıyorum, kuytu yaraları gözler önüne seriyorum. çünkü inan bana, her şeyin koyulabileceği bir raf, her yaranın ister istemez bir merhemi var. belli ki yine buradayız ve umarım hep burada kalırız. ama biz birbirimizi biliriz, olduğumuz gibi, olmak istediğimiz gibi ve olacağımız gibi. biz bizi hep seneler sonrasından tanırız. iç ne kadar derindir bilemedim hatrı artık sayılır ömrüm boyunca ama seninle her birbirimizi anlamak için ruhumuza gözlerimizi dikişlerimiz anlatır bana, sanırım hiç sonu yok derinliğin. 

eskiden olsa derdik; ne güzel, keşfedecek bir sürü yerimiz var. şimdi sen ne dersin? niyet okumak istemem. ama zaman ve karakter de biriciktir. bazen de tozlarını almak gerekir. 


o yüzden, ‘’ne güzel, keşfedecek bir sürü şey var; her şeye rağmen ve çoğu şeye bedel.’’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder