24 Nisan 2025 Perşembe

 az bir sürede kaç farklı insan olabildiğimi hesaba katamıyorum. bundan sadece birkaç hafta önce okuduğum bir şeyde artık kendimi bulamıyorum. içimde sindirmeye yerim kalmadı belki de çoğu şeyi ama uğraşıyorum. zamanı yavaşlattığımda yıkıcı etkilerinin kaygılarını üzerimden öyle ya da böyle atmaya çalışıyorum. nereye gittiğimi şu anlık bilmiyorum ama bu yolculuktan ve ikramlarından keyif alıyorum. ilk molada göz göze geldiğimizden itibaren içime işlediğini hissediyorum ama seni kendime ayıramayacağımı biliyorum. sen ait olamayacak kadar ama ait olmanı isteyeceğim bir güzelliktesin. 

bazen, beni bana hatırlatan gözlerinde kendimi de görmüyorum. zaten her şey çok çabuk olmasıyla ünlendiği için bizi de korkuttuğundan, denizler gibi medcezire uğrayacağımız gerçeğini içselleştiriyorum belki de. fakat sen, her şeye rağmen bende hiç solamazsın.

bir çığ gibi büyüyen her şeye karşın temkini elden bırakmamayı hangi yaşımızda öğrendik bilmiyorum ama seni çok seviyorum. bunu da temkini artık elden bıraktığım bir yerden söylediğim için ayaklarımı kıçıma vura vura kaçmak istiyorum bazen. 

gözlerini görmediğimde biraz kaybolmuş hissediyorum kendimi, bisiklete binmeyi öğrenmek gibi. bırakırsan düşecek gibi oluyorum bazen. düşmem ama yine de bırakma istiyorum. güvendiğimiz dağların farklı olduğunu biliyorum ama benim güvendiğim dağın toprağı güvenilir mi emin olamıyorum. en azından köprülere şehir kurmadığımı biliyorum. herkesin görmediğini hep ben görüyorum o yüzden kimseyi inandıramıyorum. 

iki adım öteden koşa koşa sana sarılmayı çok seviyorum mesela, aramızda çok yol varmış ama bir o kadar da yokmuş gibi hissettiriyorsun. bazen de sanki şehirler aşıyorum sana gelirken. bir heves yıktığımız korku duvarlarının tekrar arkasına sığınıyoruz ya da bir nefes bile alamıyoruz ya konuşurken bazen; her şey çok korkutucu çünkü. sen beni böyle sev istemem, ben de seni böyle sevmek istemiyorum. aç susuz kalıp, canımın sadece seni çekmesine karşı koyuyorum. çünkü artık yetişkin sevgisi besliyorum sana. bu ümit sana nasıl gelir bilemem, oraya da karışamam ama bana iyi geliyor. bu değil miydi zaten, senin beni alıp da ait olduğum kalıba koymanın sebebi? anladıklarını anlamadıklarına katmanı ve içinde absorbe edebileceğini biliyorum. ben bu filmi daha önce izledim. sonunu ben yazacağım bu sefer ama. her ip bendeyken yarısını da seninle paylaşmak istiyorum. küçük prens biraz az söylemiş, ben seni 5te göreceksem, sevinmeye önceki akşam başlıyorum. sana bunları ne kadar anlatabilirim bilmiyorum, bence sen, seni sevmeyi pek  bilmiyorsun. ben seni o kadar sevdim ki, ben bu sevgiyi daha önce gördüm; büyüklerimin birbirini sevdiği şarkılar eşliğinde sevilmeleri gibi, ben seni öyle sevdim. bu kıymeti rica ediyorum anla.

senden sadece şunu isteyebilirim; sana olan sevgimden yaptığım kubbeyi lütfen üstüme yığma, istersen sana da yer var ama burayı yıkma. beni bir karanlığın kucağına atma, kalbimi de bulduğun gibi sar. uykularımı böl ama gülümseyerek, beni kor gecelere yalnız koyma. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder