bütün bu soğukları, kendimizi ısıttıracak bir noktaya getirdik artık. olmayanları kendimiz oldurduğumuz, olmaz denilenleri olduruşumuz, her şeye rağmen gülen iki çocuğuz. biz ne güzel gülüyoruz. benim cebimde hala bazı mahcubiyetler, bazen bakamam yüzüne bazı şeyler çağrıştırdığında. bazı şeyler çağırdığında zaten oradayım, hep de burada olmak iyi gelmişti zaten, her şeye rağmen. söylenmeyenlerin aslında söylendiği, konuşulmayanların anlaşıldığı bir yerdeyiz. burası ne güzel ve sadece tanıdık olduğu için de değil, burası güzel olduğu için güzel; anlaşılabilirliğin olduğu bir yer olduğu için şefkatli ve yumuşak. burası aslında çok değişmiş ama bir o kadar da değişmemiş.
bazı şeyler de hiç bildiğim gibi değilmiş, bazı sorular hala vaktini ararmış. sonraki durak daha kolay da değil-miş.
insan sorar korkmaya, en gerçek mi bilemem ama burası çok mu gerçek diye? göğsünde yer var yumuşatmak için bunu, kaldı ki göğsünün varoluş sebebi de bu değil. benim göğsümde izin var, ben de oradan biliyorum.
yük olmak istemem, bunu en iyi sen bilirsin. uykularım kaçar, ya sende de öyle tezahür ettiysem diye ama bana yaktığın ışıklar kadar, sana ait ışıklar da var burda. bir durup nefeslenmek iyi değil midir, virgüller de önemlidir.
sen ne güzelsin bu hayatta, diğerlerini bilemem seni henüz oralarda görmedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder